REHBERİN  POSTASI

                                                               

ATATÜRK

"Eğitimdir ki, bir milleti hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır, veya bir milleti kölelik ve yoksulluğa terkeder."

 EĞİTİM KÜLTÜR

REHBERLİK 

 

 Ders Çalışma

 Sınav Kaygısı

 Olumsuz Tutumlar

 Mutlu Çocuk

 Özgüven

 Ev Ödevi

 Arkadaşlık

 Ergenlik Dönemi

 Etkileşim

 Çoklu Zeka

 Çalışma Planı

 Etkili Öğrenme

GENEL KÜLTÜR

 Ailenin Dikkatine

 OkulveAile İşbirliği

 Seminer Konuları

  Anne-Baba

   Anaokulu

 

 

 

 

 

 

   

    

GÜÇLÜ BİR VELİ-ÖĞRETMEN İŞBİRLİĞİ İÇİN GEREKENLER:

Güven-Karşılıklı Saygı-Açık iletişim-Dürüstlük- Aktif Dinleme-Açıklık-Esneklik –Önemseme-Anlama-Sorumluluk Paylaşımı-Tam bir bilgi akışı

 

 

ÖĞRENCİ BAŞARISI İÇİN VELİ-ÖĞRETMEN İLİŞKİSİ ŞART

 

Eğitim Psikolojisi uzmanı Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak, öğrencilerin başarısı için veli-öğretmen ilişkisinin önemini vurgulayarak “ortada bir sorun varsa bu sorunu çözmek için neler yapılabileceğini birlikte araştırmak gerekli” dedi.

 

Ankara Üniversitesi Eğitim bilimleri Fakültesi Eğitimde Psikolojik Hizmetler Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Binnur Yeşilyaprak, Eğitime Bakış dergisinde "Öğretmen Veli Görüşmeleri" başlıklı makalesinde, öğrencilerin başarısında veli-öğretmen ilişkisinin önemine değindi. Yeşilyaprak, eğitim sürecindeki olumsuz etkenleri kontrol altına almak için öğrencinin velisi ile öğretmenin “işbirliği” yapması gerektiğini ifade etti.

Öğretmenlerin velilerle görüşmesinde, velilerin ya çocuğu ya öğretmeni ya da başkalarını suçlama eğilimlerinin olduğunu söyleyen Yeşilyaprak, öğretmenin yaklaşımlarıyla bu yanlış tutumların giderilebileceğini belirtti.

Yeşilyaprak şunları kaydetti:

“Öğretmen veliye, okulun ve ailenin amacının ortak olduğunu, çocuğun gelişimine ve uyumuna yardımcı olabilmek için işbirliği yapma isteğini ve beklentisini baştan ortaya koyarsa işler kolaylaşır. Öğretmenin bu tutumunu gören veli, sonraki görüşmelere daha istekle gelir, kaygılanmaz ve öğretmenin söylediklerini daha kolay benimser. Veli görüşmelerinde de öğretmen daha önce, görüşmenin yapılması ile ilgili açıklanan hususlara dikkat etmelidir.”

Anne-babaların çocukları hakkında iyi şeyler duymak istediğini bildiren Prof. Dr. Yeşilyaprak, öğretmenlere, velilerle görüştüğü sırada, çocuklarıyla ilgilendiklerini göstermelerini ve görüşmeye, öğrenci hakkında iyi haberlerle başlamalarını tavsiye etti. Öğretmenle veli arasında çıkabilecek olası uyuşmazlıkların, anne-babanın, öğretmenin çocuklarının iyiliği için çalıştığını kabul etmesiyle çözülebileceğini belirten Yeşilyaprak, öğrencinin okulda yaptığı işleri ara sıra eve götürmesine izin verilerek anne-babanın mutlu edilebileceğini dile getirdi.

Yeşilyaprak, anne-babaların okul yıllarına ait anılarının okula karşı tutumlarını etkileyeceğini ve velilerin okula geldiklerinde daima güler yüzle karşılanması gerektiğini söyledi.

VELİ TOPLANTILARI ÖNEMLİ

Veli toplantılarının hali hazırda rehberlik anlayışına ters uygulandığını kaydeden Yeşilyaprak, bu görüşmelere giderken velilerin gerildiğini ve sıkıldığını belirtti.

Yeşilyaprak, velilerin çocuklarının sınıfında toplanarak, öğrencilerin isimlerinin sırayla okunması ile “suçla yargılandığını” bildirerek bu uygulamanın iletişimde sağlıksız ve akışı kesen bir uygulama olduğunu kaydetti.

Yeşilyaprak, veli toplantılarının ayakta ve çay ikramıyla birlikte yapılarak velinin rahatlayabileceğini ve sırayla öğretmenin yanına gelerek çocuğu hakkında bilgi alabileceğini ifade etti. Yeşilyaprak şunları söyledi:

“Böylece çocuğu hakkındaki durumu bir mahkeme salonu gibi, herkesin huzurunda değil, sadece kendisi öğrenmiş olur. Bu yaklaşım velilerin rahatlamalarının sağlayabileceği gibi birbirleriyle etkileşimlerine fırsat verir, okula karşı yapıcı önelireni, işbirliğinin gelişmesi için uygun bir ortam yaratır. Bu çay-pasta ikramının ayakta ve velilerin haraketli bir durumda, etkileşimlerini sağlayacak bir şekilde olması tercih edilir. Düzenlemede velilerin görüş ve katkıları alınabilir.”

Okul Başarısının Ön Koşulu: Okul Aile Dayanışması
 Öğrencinin okul başarısı üzerinde aile faktörünün oynadığı rolü konu alan bu çalışma da şu sonuçlara ulaşılmıştır:


 1. Eğitim açısından destekleyici bir tutum içinde bulunan ailelerden gelen
çocukların okul başarıları daha yüksektir.

 

2. Aile bakım, şefkat ve korumasının okul başarısının yükselmesinde önemli bir faktör olduğu anlaşılmaktadır.


3. Koruyucu aile yanında kalan çocukların, eğer uygun şefkat ve kurumu sağlandığı takdirde başarılarının yüksek olduğu görülmüştür.


4. Okul ile ortak program üzerinde görüş birliği sağlayarak düzenli iletişim içinde bulunan, bu ortak anlayış içinde çocuğuna eğitim desteği sağlayan velilerin çocuklarının okul başarılarının daha da yüksek olduğu anlaşılmakatadır

Veli Öğretmen İlişkisi

Bir ülkenin geleceği olan öğrencilerin yetiştirilmesi, eğitimi ve ihtiyaçlarının belirlenmesi ancak sağlıklı okul-aile İşbirliği ile sağlanabilir. Veliler, okulların olmadığı eski çağlardan bu yana çocuklarının ilk eğitimcileri olmuşlardır. İlk eğitim önce anne daha sonrada baba tarafından veriliyordu. Medeniyet ilerledikçe, evde verilen eğitimlerin yanı sıra okullar da açıldı. Dünyadaki ilk okul M.Ö. 1580 yılında Mısır’da açılmıştır. Orta çağ döneminde okul-aile işbirliğinin önemi ortaya çıkmıştır. Yirminci yüz yılda ise, öğrenci-merkezli eğitimde öğrencilerin istekleri, ihtiyaçları, ilgi alanları ve geleceğe dönük amaçlarının belirlenmesi önem kazanmıştır

(1). Yirmibirinci yüzyıla girdiğimiz şu günlerde ise dolaylı ya da dolaysız etkileşim içinde bulunan okul ve ailenin işbirliği kaçınılmazdır. Çünkü, okulun ve ailenin sorumluluklarının nerede başlayıp nerede bittiğini kesin çizgilerle birbirinden ayırmak zordur

(2). Bu nedenle 1980`li yıllardan itibaren okullar okul-aile işbirliğini zenginleştirecek sistemler geliştirmeye başlamışlardır.

Okul aile işbirliğinin katkılarının saptanması amacıyla bir çok çalışma yapılmıştır. Bu alanda yapılan çalışmaların bazıları aşağıda özetlenmiştir.

Roberts

(3) çalışmasında düzenli olarak yapılan rehber öğretmen-veli-öğrenci görüşmelerini değerlendirmiştir. Öğrenci ve veli tarafından yapılan değerlendirmeler öğrenci ve velilerin bu tür görüşmelerinin çok faydalı ve gerekli olduğunu göstermiştir. Görüşmeler sonucunda sağlıklı öğrenci-veli-okul iletişimi sağlanmıştır.

Öğrencinin okuldaki gelişimi ailenin eğitime verdiği önem ile ilişkilidir. Aile-okul işbirliğinin iki avantajı vardır: Birincisi, ailenin okula ve öğrenciye gösterdiği ilgi, motivasyonu sağlar. İkincisi ise, okulun yapısını, değerlerini ve standartlarını tanıyan aileler çocuklarını daha iyi yönlendirebilirler

 (4). Öğrenci başarısının okulların yapısı veya sosyo-ekonomik koşullarından ziyade aile-okul işbirliği ile arttığı Griffith

(5) ve Chu ve Williams

(6) tarafından yapılan çalışmalarda tespit edilmiştir. Ancak, öğrenme ve davranış sorunları olan öğrencilerin ailelerinin öğretmenlerle yaptıkları görüşmelerin öğrencilerin okul-içi ve okul-dışı faaliyetlerinden ziyade öğrencinin notları üzerinde yoğunlaştığı görülmüştür.

Jacobs

(7) tarafından yapılan araştırmada öğrencinin ihtiyaçlarını belirleme ve buna bağlı olarak sağlıklı bir yönlendirme programının uygulanabilmesi için ailenin okul ile işbirliğinin şart olduğu ortaya çıkmıştır. Bu araştırma sonucunda rehber öğretmenlerin de ailelerin öğrencilere karşı tutumlarının ne kadar önemli olduğunu göstermek açısından ailelere eğitim vermelerinin gerekli olduğu saptanmıştır.

Birk and Blimline

 (8) ve Morgan

(9) tarafından ailenin çocuğun meslek seçiminde etkisini belirlemek üzere inceleme yapmışlardır. Yapılan incelemelerde, ailenin öğrencilerin meslek seçiminde önemli oldukları ve sağlıklı okul-aile işbirliğinin de öğrenciye sunulan seçeneklerin arttırılması ve gerekli bilgiler ile donatılması açısından çok önemli olduğunun tespit edildiği görülmüştür.

Bu çalışmaların sonuçlarından da görüldüğü gibi ailenin eğitimde etkin rol üstlenmesi zorunludur. Bu nedenle okullar okul aile işbirliğini zenginleştirecek sistemler geliştirmeye başlamışlardır. Ülkemizde 1946 yılında hazırlanan Okul Aile Birliği Yönetmeliği içerik açısından gelişmiş ülkelerinkinden çok farklı olmamakla beraber uygulamada yetersiz kaldığı görülmektedir

(10). Bu çalışmada okul aile işbirliğinin ve yönlendirmenin önemli bir boyutu olan veli-öğretmen görüşmeleri değerlendirilmiştir.

TÜRKİYE’DE VELİ GÖRÜŞMELERİ ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMA

Çalışmanın aktarımına geçmeden önce Türkiye`de yapılan veli-öğretmen görüşmeleri hakkında kısa bilgi sunulmuştur. Bu görüşmeler senede iki kere yapılır ve öğrenciler bu görüşmelere davet edilmezler. Toplantılar önceden belirlenen zaman ve okul içerisindeki sınıflarda yapılır. Her veli, velisi olduğu öğrencinin derslerine giren öğretmenlerle yaklaşık iki ya da üç dakikalık teke tek görüşme yaparken genellikle diğer veliler de sınıfta bulunurlar. Bu görüşmelerde öğrenci ile ilgili bilgi alış verişi yapılır.

Bu çalışmada alt-gelir düzeyi, orta-gelir düzeyi ve üst-gelir düzeyi temsil eden üç liseden yirmi dört katılımcıdan (her okuldan iki öğretmen, iki öğrenci, bir rehber öğretmen ve bir müdür) toplanan nicelikli verilerle aşağıda belirtilen iki soruya yanıt aranmıştır:

 1) Veli görüşmelerinin plânlama ve yürütülme biçimi, öğrencilerin gelişimlerinin tartışılması, problemlerin ve gereksinimlerin belirlenmesi için gerekli olanakları sağlıyor mu?

2) Öğrenciler bu görüşmelere katılmalı mı? Neden? (11)

BULGULAR VE YORUMLAR

Tüm katılımcılar veli-öğretmen görüşmelerinin gerekli olduğuna inandıklarını belirtmişlerdir. Ancak, öğretmenler, rehber öğretmenler ve orta-gelir düzeyi (OGD) ve yüksek-gelir düzeyi (YGD) temsil eden okulların müdürleri ve OGD temsil eden bir veli dışındaki tüm veliler mevcut veli-öğretmen görüşmelerinin plânlama ve yürütülme biçiminin, öğrencilerin gelişimlerinin tartışılması, problemlerinin ve gereksinimlerinin belirlenmesi için gerekli olanakları sağlamadığını belirtmişlerdir. Bu görüşü benimseyen katılımcılar, veli-öğretmen görüşmelerinin sadece öğrenci notlarının veliye sözlü olarak iletilmesi olarak nitelendirmişlerdir. Veliler ayrıca bu toplantıların varsa öğrenci ile ilgili şikayetleri iletmekle sınırlı olduğuna dikkat çekmişlerdir. Hatta bir veli bu görüşmelerin sadece öğretmenin sınırlı bilgi aktarımından oluştuğu için toplantı ya da görüşme olarak bile nitelendirilemiyeceğini belirtmiştir. Okul temsilcileri velilerin bu görüşmelere az ilgi göstermelerinden endişe duyduklarını belirtmişlerdir. Ayrıca, her ne kadar görüşmelerin ancak gerekli işbirliği sağlanarak zenginleşebileceğini vurgulamışlardır.

AGD ve YGD okullarını temsil eden okulların rehber öğretmenleri ile OGD temsil eden okul müdürü dışındaki tüm katılımcılar, öğrencilerin veli-öğretmen görüşmelerine katılmaları gerektiğini belirtmişlerdir. Bugüne kadar öğrencilerin bu toplantılara çağrılmama nedenini büyük ölçüde toplumun öğrencilere özgürlük vermek istemeyişine bağlarken, fizikî mekân yetersizliğini de diğer neden olarak belirtmişlerdir.

OGD temsil eden okul müdürü başarısız öğrencinin sorunlarını ve ihtiyaçlarını veli ve öğrencilerle tartışmanın çok fazla vakit alacağını ve onların da bu süreyi ayıramayacaklarını vurgulamıştır. AGD temsil eden okulun rehber öğretmeni kendisinin zaten öğrencilerle ikili görüşmeler yaptığını bu nedenle veli görüşmelerine öğrencilerin çağrılmasına gerek olmadığını söylemiştir. Ancak, ardından da kendisinin sadece disiplin sorunu olan veya gönüllü olarak başvuran öğrencilerle görüştüğünü belirtmiştir. Bu da rehber öğretmenin her öğrenci ile görüşmediğini ortaya çıkarmıştır. YGD temsil eden okulun rehber öğretmeni velilerin otoriter tavrından dolayı veli görüşmelerinde öğrencilerin hazır bulunmasının sakıncaları olduğunu belirtmiştir.

Öğrenciler ise bu toplantılara katılmak istediklerini ancak şu anda öğretmenleriyle görüşme olanağını bile bulamadıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca kendileriyle görüşülmemesini de okulların öğrencilere değer vermemesi olarak algılamaktadırlar.

Öğrencilerin veli görüşmelerinin dışında tutulmaları öğrenci-merkezli eğitim sisteminin gereksinimleriyle ters düşmektedir. Çünkü, sağlıklı bir eğitim için öğrenci, veli ve öğretmenlerin öğrencilerin ihtiyaçlarını ve sorunlarını tartışmaları temel şartlardan biridir. Ancak, elde edilen verilere göre öğrenci-merkezli sistemin gerekleri fizikî mekân yetersizliği ve öğrenci-veli-okul görüşmelerinin eğitim programı içinde yer almaması gibi nedenlerden dolayı yerine getirilmemektedir.

Bu görüşmeler esnasında üç olgu daha ortaya çıkmıştır. Birincisi, eğitim sistemlerinde değişiklik yapılmasına karşın veli-görüşmelerinin yapısı veya içeriğinde değişiklik yapılmamıştır. İkincisi ise, velinin eğitim düzeyi yükseldikçe okul ile olan ilişkisi azalıyor. Bu da eğitim düzeyi yüksek olan velilerin öğrencilere okul-dışı yardım sağlayabilirken eğitim düzeyi düşük olan velilerin öğrencilere yardım sağlayabilmek için okulun ilgisine daha fazla ihtiyaç duymalarından kaynaklanabilir. Her ne kadar bu çalışmada cinsiyet farklılıkları dikkate alınmadıysa da öncelikle bayan velilerin okul ile ilişkilerinin erkek velilere göre daha yoğun olduğu ve de erkek velilerin öğrencilere sorumluluklar yüklerken bayan velilerin daha fazla sorumluluk aldığı ve daha koruyucu olduğu gözlenmiştir. Üçüncü olgu ise, öğrencinin yönlendirilmesinde önemli rolü olan rehber öğretmenlerin bu görüşmelere ya katılmakla sorumlu olduklarına inanmadıkları için ya da rehber öğretmen sayısının azlığı nedeniyle bu görüşmelere katılmadıklarıdır. Görüşmeler bir iletişim aracıdır dolayısıyla görüşmelere katılmamak veya katılamamak beraberinde iletişim kopukluğunu getirebilir.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Öğrenci, veli ve öğretmen arasındaki olumlu bir iletişim ancak öğrencinin gelişimini tartışarak, problemlerini ve gereksinimlerini belirleyerek sağlanabilir. Bu iletişimi sağlamanın en önemli kaynağı da sağlıklı ve işlevsel okul-aile toplantılarıdır. Ancak, bu çalışmada elde edilen bulgular veli-öğretmen görüşmelerinin sağlıklı ve işlevsel olmadığı yönündedir. Her ne kadar katılımcıların çoğu öğrencilerin de bu görüşmelere katılmaları görüşünü benimsemiş olsa da bugüne kadar bu yönde fazla bir çaba harcandığı görülmemiştir. Mevcut eğitim programları incelendiğinde bu tür plânlı görüşmelerin yer almadığı görülmüştür. Halbuki, öğrenci ve velilerin aktif olarak eğitimin her aşamasında yer almaları özellikle de öğrencilerin kendilerini ilgilendiren konularda katılımı öğrenci-merkezli eğitimin ve de daha da önemlisi demokrasinin gereğidir. Bu nedenle aşağıda belirtilen önerilerin yapılması uygun görülmüştür.

1. Okul-aile görüşmeleri öğretmen, öğrenci ve veli görüşmeleri olarak yeniden düzenlenebilir.

2. Düzenlenmiş öğretmen-öğrenci-veli görüşmeleri eğitim programlarında yönlendirme boyutunda yer almalı.

3. Fizikî mekân ve zaman sorunlarını aşabilmek amacıyla her branş için öğretmenler (çalışma) odaları oluşturulabilir. Her branşın başkanı da müdür yardımcısı olarak atanabilir. Örneğin matematik öğretmenleri aynı odayı paylaşırlar ve matematik bölümünü oluştururlar. Okulda ilk yılları olan öğrencilerin listesi çıkartılır ve öğrenci sayısı bölüm sayısına bölünür ve her bölüme önerilen öğrenci sayısını bölümünde bulunan öğretmen sayısına böler ve her öğretmenin danışmanlık yapacağı öğrenciler belirlenir. Ayrıca, öğrenci mezun oluncaya kadar danışman öğretmeni değişmez. Çalışma odasının duvarlarına raflar ve kütüphaneler konularak öğrenci dosyaları bu raflarda tutulur. Öğrencinin notları ve her öğretmen tarafından tutulan gözlem notları da öğrenci işlerine teslim edilir. Öğrenci işleri ellerindeki listeye bakarak öğrenci bilgilerini danışmanlara iletilmek üzere bölüm başkanlarına bildirir. Ancak, öğrenci işleri eleman sayısı yetersizliği sebebiyle bilgi akışını sağlayamaması halinde bölüm başkanları bu bilgi akışını sağlayabilir.

4. Danışman öğretmen ve öğrenci ayda bir kez, öğrenci-veli-danışman görüşmesi ise her dönem iki kere örneğin dönem ortası ve sonu gibi olmalı. Tüm bu görüşme tarih ve saatleri önceden saptanmalı ve eğitim-öğretim takviminde belirtilmeli. Öğrencinin görevi ise bu takvimde belirtilen danışman öğretmen ile görüşme sürecinde kendisine ve/veya velisine danışman ögretmen tarafından ayrılan zamanı öğrenmek ve ailesine haber vermektir. Bu toplantılar, okullarda fizikî şartlar düzeltilinceye kadar öğretmen çalışma odalarında ve okul saatleri içinde yapılır.

5. Öğretmenlerin çalışma saatleri derse girme, ofis saati ve görüşme saatinden oluşur. Ofis saatleri derse hazırlanma, kâğıt okuma, öğrenci dosyalarını hazırlama ve diğer işler için kullanılır. Görüşme saatleri ise öğrenci ve/veya veli görüşmeleri için kullanılır.

Bu görüşmeler öğrencinin gelişiminin, sorunlarının ve ihtiyaçlarının teke tek görüşülmesinden dolayı faydalıdır. Böylelikle mevcut veli-öğretmen toplantılarına işlevsellik kazandırılarak velilerin de gerekli ilgiyi göstermeleri sağlanabilir.

ÖĞRETMEN-VELİ İLİŞKİLERİ
1. Her öğrencinin, ailesi için büyük önem taşıdığını unutmayın.
2. Öğrenci velisi ile görüşürken ÇOCUĞUN değil  ÇOCUĞUMUZ diye söze başlayın.
3. Öğrencinin ailesi hakkında, gerekli bilgi sahibi olacak çalışmalar ve rehberlik servisi ile işbirliği yapın.
4. Öğrencilerinizin velilerine, öğrencinin olumlu yönlerinden de bahsederek moral bulmalarını sağlayın. Öğrencinin hatalarından sert bir dille bahsederek veliyi utandırmayın.
5. Veliyi, öğrenciye karşı tahrik edecek tutum ve davranıştan kaçının. Size mahcup olan veli, intikamını öğrenciden almaya kalkabilir.
6. Velilere, okul dışı ilişkilerde ölçülü ve saygılı olun. Başarısız öğrenci velileri ile ilişkilerinizde daha dikkatli olun.
7. Velilere karşı nazik, kibar, ancak kararlı olun.
8. Veliye Başarmaya çalışmada ancak yardımcı olacağınızı ima edin. Başarısız da olsa GEÇER NOTvereceğiniz izlenimi bırakmayın.
Disiplinsizliklerden şikayetinizde aceleci olmayın; kararınızı sağlıklı verin. Daha sonra veli baskısı nedeniyle geri almayın; ancak özürleri kabul etmesini ve affetmesini bilin. KİNDAR olmayın.

ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ İLİŞKİLERİ
Öğretmenler, öğrencilere davranış değişikliği kazandırabilmek, onları eğitebilmek için, öğrencilerle sevgiye, saygıya, hoşgörüye dayalı çok iyi bir diyalog kurmalıdır.

Bu diyalogun kurulabilmesi; öğretmenlerimizin, gençlerimizi sabırla dinleme ve anlamalarından geçer. Çünkü ergenlik çağındaki gençlerin problemleri çok farklıdır. Öğretmenler, gençlere güven vererek, onların kendilerine açılmalarını sağlamalıdır. Gerektiğinde okul idaresi ve ailesi ile birlikte hareket ederek problemlerine çözüm bulmalıdır. Şunu hiçbir zaman unutmamalıyız, öğrencilere yaklaşmadığımız zaman onlara iyi bir rehberlik yapamayız.

Bu itibarla öğretmen ve öğrenci ilişkilerinde aşağıdaki kurallara uymak faydalı olacaktır;

1. Öğrencilerin çocuk değil, şahsiyet olduklarını unutmayın.
2. Öğrencilerinizin sorularını cevaplayın. Özgürce soru sormasına izin verin.
3. Öğrencilerinizin özel hayatınızla ilgili sorularını cevaplamayın, bilmeleri gerektiği kadarını söyleyin.
4. Soğuk kanlı olun, çabuk sinirlenmeyin.
5. Öğrencilerinizle ilişkilerinizde ölçülü ve mesafeli olun. Fazla senli benli olmayın.
6. Not veya sınıfta bırakmakla tehdit etmeyin.
7. Prensip sahibi ve verdiği sözde duran kişi olun.
8. Değerlendirme işlemini öğrencilerinizle birlikte yapın. Hataları isim belirtmeden dile getirin.
9. Disiplinsizliklerde şikayette aceleci olmayın. Öğrencilerin hatasını anlayıp özür dilemesine fırsat tanıyın, sonrada olayı unutun.

Öğrencilerden Beklenen Davranışlar

1- Okula ve derslere düzenli devam etmeleri ve başarılı olmaları,

2- Öğretmenlerine, okul yöneticilerine, görevlilere, arkadaşlarına ve çevresindeki kişilere karşı saygılı ve hoşgörülü davranmaları,

3- Doğru sözlü, dürüst olmaları, yalan söylememeleri,
İyi ve kibar tavırlı olmaları, kaba söz ve davranışlardan kaçınmaları,

4- Okulda yapılacak sosyal ve kültürel etkinliklere katılmaları,

5- Kitapları sevmeleri, korumaları, okuma alışkanlığı kazanmaları,

6- Çevrenin doğal ve tarihi güzelliklerini korumaları ve onları geliştirmek için katkıda bulunmaları,

7- İyi işler başarmak için çok çalışmaya ve zamana muhtaç olduklarını unutmamaları, geçen zamanın geri gelmeyeceğinin bilincinde olmaları,

8- Millet malını, okulunu ve eşyasını kendi öz malı gibi korumaları,

9- Fiziksel, zihinsel ve duygusal güçlerini millet, yurt ve insanlık için yararlı bir şekilde kullanmaları,

10- Atatürk ilke ve inkilaplarına bağlı kalmaları bunun aksi davranışlarda bulunmamaları beklenir.
öğretmen veli ilişkisi

 

 

 

 
 
 

Eğitimde başarı için veli desteğine ihtiyacımız var.Çocuk önemsenmeyi ve sevilmeyi bekler her zaman.Fırsat buldukça ev ziyaretleri yapıyorum.Oldukça faydasını gördüm.
Öğrenci, veli ve öğretmen arasındaki olumlu bir iletişim ancak öğrencinin gelişimini tartışarak, problemlerini ve gereksinimlerini belirleyerek sağlanabilir. Bu iletişimi sağlamanın en önemli kaynağı da sağlıklı ve işlevsel okul-aile toplantılarıdır. Ancak, bu çalışmada elde edilen bulgular veli-öğretmen görüşmelerinin sağlıklı ve işlevsel olmadığı yönündedir. Her ne kadar katılımcıların çoğu öğrencilerin de bu görüşmelere katılmaları görüşünü benimsemiş olsa da bugüne kadar bu yönde fazla bir çaba harcandığı görülmemiştir. Mevcut eğitim programları incelendiğinde bu tür plânlı görüşmelerin yer almadığı görülmüştür. Halbuki, öğrenci ve velilerin aktif olarak eğitimin her aşamasında yer almaları özellikle de öğrencilerin kendilerini ilgilendiren konularda katılımı öğrenci-merkezli eğitimin ve de daha da önemlisi demokrasinin gereğidir. Bu nedenle aşağıda belirtilen önerilerin yapılması uygun görülmüştür.
1. Okul-aile görüşmeleri öğretmen, öğrenci ve veli görüşmeleri olarak yeniden düzenlenebilir.
2. Düzenlenmiş öğretmen-öğrenci-veli görüşmeleri eğitim programlarında yönlendirme boyutunda yer almalı.
3. Fizikî mekân ve zaman sorunlarını aşabilmek amacıyla her branş için öğretmenler (çalışma) odaları oluşturulabilir. Her branşın başkanı da müdür yardımcısı olarak atanabilir. Örneğin matematik öğretmenleri aynı odayı paylaşırlar ve matematik bölümünü oluştururlar. Okulda ilk yılları olan öğrencilerin listesi çıkartılır ve öğrenci sayısı bölüm sayısına bölünür ve her bölüme önerilen öğrenci sayısını bölümünde bulunan öğretmen sayısına böler ve her öğretmenin danışmanlık yapacağı öğrenciler belirlenir. Ayrıca, öğrenci mezun oluncaya kadar danışman öğretmeni değişmez. Çalışma odasının duvarlarına raflar ve kütüphaneler konularak öğrenci dosyaları bu raflarda tutulur. Öğrencinin notları ve her öğretmen tarafından tutulan gözlem notları da öğrenci işlerine teslim edilir. Öğrenci işleri ellerindeki listeye bakarak öğrenci bilgilerini danışmanlara iletilmek üzere bölüm başkanlarına bildirir. Ancak, öğrenci işleri eleman sayısı yetersizliği sebebiyle bilgi akışını sağlayamaması halinde bölüm başkanları bu bilgi akışını sağlayabilir.
4. Danışman öğretmen ve öğrenci ayda bir kez, öğrenci-veli-danışman görüşmesi ise her dönem iki kere örneğin dönem ortası ve sonu gibi olmalı. Tüm bu görüşme tarih ve saatleri önceden saptanmalı ve eğitim-öğretim takviminde belirtilmeli. Öğrencinin görevi ise bu takvimde belirtilen danışman öğretmen ile görüşme sürecinde kendisine ve/veya velisine danışman ögretmen tarafından ayrılan zamanı öğrenmek ve ailesine haber vermektir. Bu toplantılar, okullarda fizikî şartlar düzeltilinceye kadar öğretmen çalışma odalarında ve okul saatleri içinde yapılır.
5. Öğretmenlerin çalışma saatleri derse girme, ofis saati ve görüşme saatinden oluşur. Ofis saatleri derse hazırlanma, kâğıt okuma, öğrenci dosyalarını hazırlama ve diğer işler için kullanılır. Görüşme saatleri ise öğrenci ve/veya veli görüşmeleri için kullanılır.
Bu görüşmeler öğrencinin gelişiminin, sorunlarının ve ihtiyaçlarının teke tek görüşülmesinden dolayı faydalıdır. Böylelikle mevcut veli-öğretmen toplantılarına işlevsellik kazandırılarak velilerin de gerekli ilgiyi göstermeleri sağlanabilir.

ÖĞRETMENE ÖNERİLER
Bu çocukların sınıf içi uyumu ve ders başarısının yükselmesinde öğretmenlerin desteğine çok fazla gereksinim vardır. Sınıfta kıpır kıpır bir öğrencinin olması, çok konuşması, dikkatini yeterince bir konunun üzerine toplayamaması ve beklenmedik davranışları, öğretmenlerin sınıf içinde işlerini zorlaştıracaktır. Fakat bu davranışlar onun, isteyerek yaptığı davranışlar değil farkında olmadan yaptığı davranışlardır. Bilinmesi gereken bu davranışların kasıtlı olarak yapılmadığıdır.

v     Her şeyden önce öğrencinizin yaşadığı sorunun Dikkat Eksikliği olduğundan emin olmalısınız. Tanılamak doğal olarak öğretmenin görevi değildir. Ancak; anne-babayı yönlendirebilirsiniz. Çocuğa iyi ve doğru bir teşhis konulduğundan emin olana kadar da, soru sormaya devam etmelisiniz.

v     Size yardımcı olabilecek kaynakları harekete geçirmelisiniz. Okulun ve anne-babanın desteğini isteyin. Bir sorun ortaya çıktığında danışabileceğiniz ilk yer okul rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri servisi olabileceği gibi, okulunuzda psikolojik danışman (rehber öğretmen) yoksa İl Rehberlik ve Araştırma Merkezi’ne aile yönlendirilmeli. Bunun yanı sıra çocuk doktoru ya da psikiyatrisine baş vurmak gerekir.

v     DEHB olan çocukları ön sıralara oturtmakta yarar vardır. Cam kenarı, pano yanı gibi uyarıcılardan mümkün olduğunca uzak tutulmalı.

v     Dikkati dağılmaya başlayan öğrencinize basit bir soru sorun (Konuyla ilgili olması şart değil.)

v     Dikkati kolayca dağılan öğrencinize yakın durun ve ders anlatırken ara sıra elinizi onun omzuna koyun. Ders anlatırken sınıfta yürüyerek, anlatılmakta olan konu ile ilgili olarak öğrencilerin düşüncelerini sorun ve alın.

v     Ders sırasında anlatılanların ve verilen çalışmaların uzun olmamasına özen gösterin.

v     Mutlaka ödevlerini yapıp yapmadığını kontrol edin. Yapmamışsa nedenlerini araştırıp, nedenlerinin giderilmesinde yardımcı olursanız, ona yol göstermiş ve motive etmiş olursunuz.

v     Çocukla ilgili kural ve beklentilerinizi açıkça tanımlayın.

v     İşleri nasıl yapması gerektiğini tekrarlayın, yazın söyleyin, tekrar tekrarlayın.

v     Sürekli göz göze gelmeye çalışın. DEHB olan öğrenci ile göz göze gelerek, onu daldığı alemden geri getirebilirsiniz.

v     Teneffüslerde ders yapma yanlışından kaçının.

v     Okul sonrasında yapması gerekenleri yazması için yardımcı olun. Böylece DEHB olan çocukların en büyük özelliklerinden birinin önünü alabilirsiniz; ERTELEME.

v     Öğrencinin çalışma yükünü dikkat süresine uygun şekilde azaltın. Ev ödevlerini onun başarabileceği şekilde küçük parçalara bölün.

v     Çalışma ödevlerini kontrol ederken, çalışma ödevinin miktarından çok kalitesine bakın.

v     Ders süresince zaman zaman hareket olanağı sağlayan uygun aktivitelere yönlendirin.(Tahtayı sil, kağıdı çöpe at, kitabı getir, .. vb.)hatta tüm sınıfın katılacağı küçük fiziksel egzersizler diğer öğrencilerinizi de olumlu etkileyecektir.

v     Tahtada yazılı olanları yazması diğer çocuklardan fazla zaman alabilir. Ek süre verin.

v     Sık sık anında ödüller verin.

v     Çocuğun başarılarını yakalamak ve övmek için hep tetikte olun. Bu çocukların her türlü olumlu tepkiye çok fazla ihtiyaçları vardır.

v     Çocuğu, problem çözme hızına göre değil, çözme sürecine göre ödüllendirin.

v     Sınıf içinde uyulması gereken kuralları yazın ve görülebilecek bir yere asın.

v     Davranışların yönlendirilmesinin sağlanması için daha büyük çocuklarda puanlama sistemi, küçük çocuklarda ödüllendirme sistemi geliştirin.

v     Sınıf  arkadaşlarının yanında eleştirmekten sakının.

v     Sınıfta yanına uyumlu bir ilişki sürdürebilecek uygun bir öğrenci oturtmaya çalışın.

v     Anne-babayla sık sık görüşün. Eğer çocuk ilaç kullanıyorsa, etkileri konusunda bilinçli gözlemci olmaya çalışın.

 

 

ANNE-BABALARA ÖNERİLER

v     Çocuğun yapmaması gereken davranışı söylemekten çok, yapılması gereken davranışı söyleyin ve yapın. Nasıl davranması gerektiği konusunda model olun.

v     Kendi başına giyinmek, kapıyı yavaşça kapatmak gibi küçük davranışları yaptığı zaman bile çocuğunuzu ödüllendirin. Övgüyle, olumlu sözcüklerle gülümseyerek, başını okşayarak ödüllendirin.

v     Sarılarak, dokunarak, okşayarak onu sevin. Birlikte oynadığınız bazı oyunları, fiziksel temas gerektirenlerden seçebilirsiniz.

v     Talimat verirken, ilk önce çocuğunuzun dikkatini çekin. Gözlerinin içine bakın. Sonra ne istediğinizi açık ve sakin bir ses tonuyla söyleyin. Ondan talimatı size tekrarlamasını isteyin.

v     Basit ve kısa talimatlar vermeye çalışın.

v     Dikkatini yoğunlaştıracak oyunlar oynayın. Örneğin aile albümünüzü birlikte inceleyin. Bir fotoğrafa uzun süre bakmasını sağlayın. Daha sonra bu fotoğrafı kapatıp, ona bu fotoğrafla ilgili sorular sorun.

v     Çocuğunuzun nelere ilgi duyduğunu araştırın. Onların bir listesini yapın. İlgi duyduğu konularla akademik konuları birleştirin.

v     Bir şeyler paylaşmak için çocuklarınıza zaman ayırın. Onlara ve onlarla birlikte hikaye okuyun.

v     Çocuğunuza uygun zamanlarda evde yapabileceği işler konusunda sorumluluklar verin.

v     DEHB’lı olan çocukları susturmak ya da sakinleştirmek için aileler tutamayacağı sözler verirler. Söz verecekseniz, mutlaka yapabileceğiniz şeyler için söz verin.

v     Çocuğunuz sadece iyi not aldığında değil, ödevlerini yapmaya gayret ettiğinde de ödüllendirin.

v     Davranış olduğunda yanıt verin. Bu çocuklar daha fazla ve daha fazla ödüllendirmeye ihtiyaç duyarlar. Verdiğiniz yanıt türünde zaman önemlidir. Önemli olan yanıtı, davranışın hemen ardından gelmesi.

v     Olumlu davranışların ardından daha fazla somut ödül verin.

v     Problemleri önceden fark edin ve önlem alın. Çocuğunuz için sıkıntı olabilecek zamanları tahmin ederek, uygun olmayan davranışı engelleyebilirsiniz.
Veli-Öğretmen Görüşmeleri İle İlgili Bir Çalışma

 

 

Dr. Dilara DEMİRBULAK (*)

Bir ülkenin geleceği olan öğrencilerin yetiştirilmesi, eğitimi ve ihtiyaçlarının belirlenmesi ancak sağlıklı okul-aile İşbirliği ile sağlanabilir. Veliler, okulların olmadığı eski çağlardan bu yana çocuklarının ilk eğitimcileri olmuşlardır. İlk eğitim önce anne daha sonrada baba tarafından veriliyordu. Medeniyet ilerledikçe, evde verilen eğitimlerin yanı sıra okullar da açıldı. Dünyadaki ilk okul M.Ö. 1580 yılında Mısır’da açılmıştır. Orta çağ döneminde okul-aile işbirliğinin önemi ortaya çıkmıştır. Yirminci yüz yılda ise, öğrenci-merkezli eğitimde öğrencilerin istekleri, ihtiyaçları, ilgi alanları ve geleceğe dönük amaçlarının belirlenmesi önem kazanmıştır (1). Yirmibirinci yüzyıla girdiğimiz şu günlerde ise dolaylı ya da dolaysız etkileşim içinde bulunan okul ve ailenin işbirliği kaçınılmazdır. Çünkü, okulun ve ailenin sorumluluklarının nerede başlayıp nerede bittiğini kesin çizgilerle birbirinden ayırmak zordur (2). Bu nedenle 1980`li yıllardan itibaren okullar okul-aile işbirliğini zenginleştirecek sistemler geliştirmeye başlamışlardır.

Okul aile işbirliğinin katkılarının saptanması amacıyla bir çok çalışma yapılmıştır. Bu alanda yapılan çalışmaların bazıları aşağıda özetlenmiştir.

Roberts (3) çalışmasında düzenli olarak yapılan rehber öğretmen-veli-öğrenci görüşmelerini değerlendirmiştir. Öğrenci ve veli tarafından yapılan değerlendirmeler öğrenci ve velilerin bu tür görüşmelerinin çok faydalı ve gerekli olduğunu göstermiştir. Görüşmeler sonucunda sağlıklı öğrenci-veli-okul iletişimi sağlanmıştır.

Öğrencinin okuldaki gelişimi ailenin eğitime verdiği önem ile ilişkilidir. Aile-okul işbirliğinin iki avantajı vardır: Birincisi, ailenin okula ve öğrenciye gösterdiği ilgi, motivasyonu sağlar. İkincisi ise, okulun yapısını, değerlerini ve standartlarını tanıyan aileler çocuklarını daha iyi yönlendirebilirler (4).

Öğrenci başarısının okulların yapısı veya sosyo-ekonomik koşullarından ziyade aile-okul işbirliği ile arttığı Griffith (5) ve Chu ve Williams (6) tarafından yapılan çalışmalarda tespit edilmiştir. Ancak, öğrenme ve davranış sorunları olan öğrencilerin ailelerinin öğretmenlerle yaptıkları görüşmelerin öğrencilerin okul-içi ve okul-dışı faaliyetlerinden ziyade öğrencinin notları üzerinde yoğunlaştığı görülmüştür.

Jacobs (7) tarafından yapılan araştırmada öğrencinin ihtiyaçlarını belirleme ve buna bağlı olarak sağlıklı bir yönlendirme programının uygulanabilmesi için ailenin okul ile işbirliğinin şart olduğu ortaya çıkmıştır. Bu araştırma sonucunda rehber öğretmenlerin de ailelerin öğrencilere karşı tutumlarının ne kadar önemli olduğunu göstermek açısından ailelere eğitim vermelerinin gerekli olduğu saptanmıştır.

Birk and Blimline (8) ve Morgan (9) tarafından ailenin çocuğun meslek seçiminde etkisini belirlemek üzere inceleme yapmışlardır. Yapılan incelemelerde, ailenin öğrencilerin meslek seçiminde önemli oldukları ve sağlıklı okul-aile işbirliğinin de öğrenciye sunulan seçeneklerin arttırılması ve gerekli bilgiler ile donatılması açısından çok önemli olduğunun tespit edildiği görülmüştür.

Bu çalışmaların sonuçlarından da görüldüğü gibi ailenin eğitimde etkin rol üstlenmesi zorunludur. Bu nedenle okullar okul aile işbirliğini zenginleştirecek sistemler geliştirmeye başlamışlardır. Ülkemizde 1946 yılında hazırlanan Okul Aile Birliği Yönetmeliği içerik açısından gelişmiş ülkelerinkinden çok farklı olmamakla beraber uygulamada yetersiz kaldığı görülmektedir (10). Bu çalışmada okul aile işbirliğinin ve yönlendirmenin önemli bir boyutu olan veli-öğretmen görüşmeleri değerlendirilmiştir.

TÜRKİYE’DE VELİ GÖRÜŞMELERİ ÜZERİNE YAPILAN ÇALIŞMA

Çalışmanın aktarımına geçmeden önce Türkiye`de yapılan veli-öğretmen görüşmeleri hakkında kısa bilgi sunulmuştur. Bu görüşmeler senede iki kere yapılır ve öğrenciler bu görüşmelere davet edilmezler. Toplantılar önceden belirlenen zaman ve okul içerisindeki sınıflarda yapılır. Her veli, velisi olduğu öğrencinin derslerine giren öğretmenlerle yaklaşık iki ya da üç dakikalık teke tek görüşme yaparken genellikle diğer veliler de sınıfta bulunurlar. Bu görüşmelerde öğrenci ile ilgili bilgi alış verişi yapılır.

Bu çalışmada alt-gelir düzeyi, orta-gelir düzeyi ve üst-gelir düzeyi temsil eden üç liseden yirmi dört katılımcıdan (her okuldan iki öğretmen, iki öğrenci, bir rehber öğretmen ve bir müdür) toplanan nicelikli verilerle aşağıda belirtilen iki soruya yanıt aranmıştır: 1) Veli görüşmelerinin plânlama ve yürütülme biçimi, öğrencilerin gelişimlerinin tartışılması, problemlerin ve gereksinimlerin belirlenmesi için gerekli olanakları sağlıyor mu? 2) Öğrenciler bu görüşmelere katılmalı mı? Neden? (11)

BULGULAR VE YORUMLAR

Tüm katılımcılar veli-öğretmen görüşmelerinin gerekli olduğuna inandıklarını belirtmişlerdir. Ancak, öğretmenler, rehber öğretmenler ve orta-gelir düzeyi (OGD) ve yüksek-gelir düzeyi (YGD) temsil eden okulların müdürleri ve OGD temsil eden bir veli dışındaki tüm veliler mevcut veli-öğretmen görüşmelerinin plânlama ve yürütülme biçiminin, öğrencilerin gelişimlerinin tartışılması, problemlerinin ve gereksinimlerinin belirlenmesi için gerekli olanakları sağlamadığını belirtmişlerdir. Bu görüşü benimseyen katılımcılar, veli-öğretmen görüşmelerinin sadece öğrenci notlarının veliye sözlü olarak iletilmesi olarak nitelendirmişlerdir. Veliler ayrıca bu toplantıların varsa öğrenci ile ilgili şikayetleri iletmekle sınırlı olduğuna dikkat çekmişlerdir. Hatta bir veli bu görüşmelerin sadece öğretmenin sınırlı bilgi aktarımından oluştuğu için toplantı ya da görüşme olarak bile nitelendirilemiyeceğini belirtmiştir. Okul temsilcileri velilerin bu görüşmelere az ilgi göstermelerinden endişe duyduklarını belirtmişlerdir. Ayrıca, her ne kadar görüşmelerin ancak gerekli işbirliği sağlanarak zenginleşebileceğini vurgulamışlardır.

AGD ve YGD okullarını temsil eden okulların rehber öğretmenleri ile OGD temsil eden okul müdürü dışındaki tüm katılımcılar, öğrencilerin veli-öğretmen görüşmelerine katılmaları gerektiğini belirtmişlerdir. Bugüne kadar öğrencilerin bu toplantılara çağrılmama nedenini büyük ölçüde toplumun öğrencilere özgürlük vermek istemeyişine bağlarken, fizikî mekân yetersizliğini de diğer neden olarak belirtmişlerdir.

OGD temsil eden okul müdürü başarısız öğrencinin sorunlarını ve ihtiyaçlarını veli ve öğrencilerle tartışmanın çok fazla vakit alacağını ve onların da bu süreyi ayıramayacaklarını vurgulamıştır. AGD temsil eden okulun rehber öğretmeni kendisinin zaten öğrencilerle ikili görüşmeler yaptığını bu nedenle veli görüşmelerine öğrencilerin çağrılmasına gerek olmadığını söylemiştir. Ancak, ardından da kendisinin sadece disiplin sorunu olan veya gönüllü olarak başvuran öğrencilerle görüştüğünü belirtmiştir. Bu da rehber öğretmenin her öğrenci ile görüşmediğini ortaya çıkarmıştır. YGD temsil eden okulun rehber öğretmeni velilerin otoriter tavrından dolayı veli görüşmelerinde öğrencilerin hazır bulunmasının sakıncaları olduğunu belirtmiştir.

Öğrenciler ise bu toplantılara katılmak istediklerini ancak şu anda öğretmenleriyle görüşme olanağını bile bulamadıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca kendileriyle görüşülmemesini de okulların öğrencilere değer vermemesi olarak algılamaktadırlar.

Öğrencilerin veli görüşmelerinin dışında tutulmaları öğrenci-merkezli eğitim sisteminin gereksinimleriyle ters düşmektedir. Çünkü, sağlıklı bir eğitim için öğrenci, veli ve öğretmenlerin öğrencilerin ihtiyaçlarını ve sorunlarını tartışmaları temel şartlardan biridir. Ancak, elde edilen verilere göre öğrenci-merkezli sistemin gerekleri fizikî mekân yetersizliği ve öğrenci-veli-okul görüşmelerinin eğitim programı içinde yer almaması gibi nedenlerden dolayı yerine getirilmemektedir.

Bu görüşmeler esnasında üç olgu daha ortaya çıkmıştır. Birincisi, eğitim sistemlerinde değişiklik yapılmasına karşın veli-görüşmelerinin yapısı veya içeriğinde değişiklik yapılmamıştır. İkincisi ise, velinin eğitim düzeyi yükseldikçe okul ile olan ilişkisi azalıyor. Bu da eğitim düzeyi yüksek olan velilerin öğrencilere okul-dışı yardım sağlayabilirken eğitim düzeyi düşük olan velilerin öğrencilere yardım sağlayabilmek için okulun ilgisine daha fazla ihtiyaç duymalarından kaynaklanabilir. Her ne kadar bu çalışmada cinsiyet farklılıkları dikkate alınmadıysa da öncelikle bayan velilerin okul ile ilişkilerinin erkek velilere göre daha yoğun olduğu ve de erkek velilerin öğrencilere sorumluluklar yüklerken bayan velilerin daha fazla sorumluluk aldığı ve daha koruyucu olduğu gözlenmiştir. Üçüncü olgu ise, öğrencinin yönlendirilmesinde önemli rolü olan rehber öğretmenlerin bu görüşmelere ya katılmakla sorumlu olduklarına inanmadıkları için ya da rehber öğretmen sayısının azlığı nedeniyle bu görüşmelere katılmadıklarıdır. Görüşmeler bir iletişim aracıdır dolayısıyla görüşmelere katılmamak veya katılamamak beraberinde iletişim kopukluğunu getirebilir.

SONUÇ VE ÖNERİLER

Öğrenci, veli ve öğretmen arasındaki olumlu bir iletişim ancak öğrencinin gelişimini tartışarak, problemlerini ve gereksinimlerini belirleyerek sağlanabilir. Bu iletişimi sağlamanın en önemli kaynağı da sağlıklı ve işlevsel okul-aile toplantılarıdır. Ancak, bu çalışmada elde edilen bulgular veli-öğretmen görüşmelerinin sağlıklı ve işlevsel olmadığı yönündedir. Her ne kadar katılımcıların çoğu öğrencilerin de bu görüşmelere katılmaları görüşünü benimsemiş olsa da bugüne kadar bu yönde fazla bir çaba harcandığı görülmemiştir. Mevcut eğitim programları incelendiğinde bu tür plânlı görüşmelerin yer almadığı görülmüştür. Halbuki, öğrenci ve velilerin aktif olarak eğitimin her aşamasında yer almaları özellikle de öğrencilerin kendilerini ilgilendiren konularda katılımı öğrenci-merkezli eğitimin ve de daha da önemlisi demokrasinin gereğidir. Bu nedenle aşağıda belirtilen önerilerin yapılması uygun görülmüştür.

1. Okul-aile görüşmeleri öğretmen, öğrenci ve veli görüşmeleri olarak yeniden düzenlenebilir.

2. Düzenlenmiş öğretmen-öğrenci-veli görüşmeleri eğitim programlarında yönlendirme boyutunda yer almalı.

3. Fizikî mekân ve zaman sorunlarını aşabilmek amacıyla her branş için öğretmenler (çalışma) odaları oluşturulabilir. Her branşın başkanı da müdür yardımcısı olarak atanabilir. Örneğin matematik öğretmenleri aynı odayı paylaşırlar ve matematik bölümünü oluştururlar. Okulda ilk yılları olan öğrencilerin listesi çıkartılır ve öğrenci sayısı bölüm sayısına bölünür ve her bölüme önerilen öğrenci sayısını bölümünde bulunan öğretmen sayısına böler ve her öğretmenin danışmanlık yapacağı öğrenciler belirlenir. Ayrıca, öğrenci mezun oluncaya kadar danışman öğretmeni değişmez. Çalışma odasının duvarlarına raflar ve kütüphaneler konularak öğrenci dosyaları bu raflarda tutulur. Öğrencinin notları ve her öğretmen tarafından tutulan gözlem notları da öğrenci işlerine teslim edilir. Öğrenci işleri ellerindeki listeye bakarak öğrenci bilgilerini danışmanlara iletilmek üzere bölüm başkanlarına bildirir. Ancak, öğrenci işleri eleman sayısı yetersizliği sebebiyle bilgi akışını sağlayamaması halinde bölüm başkanları bu bilgi akışını sağlayabilir.

4. Danışman öğretmen ve öğrenci ayda bir kez, öğrenci-veli-danışman görüşmesi ise her dönem iki kere örneğin dönem ortası ve sonu gibi olmalı. Tüm bu görüşme tarih ve saatleri önceden saptanmalı ve eğitim-öğretim takviminde belirtilmeli. Öğrencinin görevi ise bu takvimde belirtilen danışman öğretmen ile görüşme sürecinde kendisine ve/veya velisine danışman ögretmen tarafından ayrılan zamanı öğrenmek ve ailesine haber vermektir. Bu toplantılar, okullarda fizikî şartlar düzeltilinceye kadar öğretmen çalışma odalarında ve okul saatleri içinde yapılır.

5. Öğretmenlerin çalışma saatleri derse girme, ofis saati ve görüşme saatinden oluşur. Ofis saatleri derse hazırlanma, kâğıt okuma, öğrenci dosyalarını hazırlama ve diğer işler için kullanılır. Görüşme saatleri ise öğrenci ve/veya veli görüşmeleri için kullanılır.

Bu görüşmeler öğrencinin gelişiminin, sorunlarının ve ihtiyaçlarının teke tek görüşülmesinden dolayı faydalıdır. Böylelikle mevcut veli-öğretmen toplantılarına işlevsellik kazandırılarak velilerin de gerekli ilgiyi göstermeleri sağlanabilir.

Öğretmen Veli İlişkisi

AİLE ZİYARETLER
Aile ziyaretleri öğretmen veli ilişkisinde atlanmaması gereken önemli bir eğitim olayıdır.Bu ziyaretlerle öğrencinin aile arası ilişkilerinden tutun hobilerine, ailenin gerçek varlık seviyesine kadar, normalde elde edemeyeceğiniz birçok bilgiye ulaşılabilir ve öğrencinin ilerde çıkabilecek problemlerini önlemede önemli bir rol oynayabilir.

Ziyarete gidildiğinde:
Öğrencinin İngilizce ve Türkçe öğretmeni mutlaka velisinin yanında çocukla ingilizce ve Türkçe konuşmalılar.Velinin dilini bilsede öğrenciye tercüme yaptırmalılar. Çok etkilenen veliler defalarca teşekkürlerini bildirecekler.Evden olumlu izlenimlerle ayrılacaksınız.

Öğrencinin iyi yönlerini nazara vererek diğer yönlerinin zamanla düzeleceğini ,bizim bıkmadan usanmadan çocuklara faydalı olmak için çalışacağımız anlatılmalı.

Her çocuk –ne kadar yaramaz olursa olsun-annesinin babasının ÇOCUĞUdur .Anne baba durumu bilse bile çocuğu hakkında söylenecek olumsuz şeyleri duymak istemez.AMA OLSUN YİNE DE DOĞRUYU SÖYLEMEKTE FAYDA VAR .ANNE BABA SİZ GİTTİKTEN SONRA ÇOCUĞU BİR GÜZEL HAŞLAYACAK SİZDE OKULDA ONDAN SONRA KUZU KUZU OTURAN HİÇBİR İŞE BURNUNU SOKMAYAN BİR ÇOCUKLA DERSLERE DEVAM EDECEKSİNİZ.YANİ ARTIK RAHAT EDECEKSİNİZ!!!!!!!

Öğrencinin her başarısını özel bir faaliyetini veya okul çapında yapı> faaliyetleri fırsat bilerek velilerle mektuplaş,çıkan okul gazetelerini gönder.Tesirini hemen göreceksin.
Çocuklar arasında ayrım yapmak onlarda tedavisi mümkün olmayan manevi hastalıklara sebebiyet verebilir .

Örnek
Çocuklar Arasında Ayrım Yapılmamalı!
Çocukları arasında ayırım yaptığı halde bunun farkında olmayan bir aile vardı. Çocuklardan ikisi de iyi kalpli olmakla beraber, mizaçları farklıydı.Ekrem ne kadar açıkgöz, çevik ve neşeli ise; Faruk onun aksine durgun,ciddi, içine kapalı biriydi.Ekrem, dikkat çekmek için türlü şaklabanlıklar yapar; etrafındakileri eğlendirirdi. Eve gelen misafirler de daima ona ilgi gösterir, Faruk'a pek yüz vermezlerdi. Anne-baba da zamanla Ekrem'e ilgi duyup Faruk'u ihmal etmeye başladılar.

Ekrem bir yaramazlık yaptığı zaman ses çıkarmazlar, sadece "Senin gibi sevimli bir çocuk yaramazlık yapmamalı." derlerdi. Aynı suçu Faruk işlese durum değişiyor; hakaret ve cezaya uğruyordu: "Seni sersem çocuk seni! Zaten senin gibi suratsız birinden başka bir şey beklenemez." diyorlardı. Kardeşi de en az onun kadar yaramazlık yaptığı halde, ceza gören, hakarete uğrayan hep Faruk oluyordu. Ekrem'in böyle farklı muamele görmesi Faruk'ta ona karşı kıskançlık duygularını körüklüyordu. Yavaş yavaş ondan nefret etmeye başladı. Öyle bir gün geldi ki, o da bilerek kardeşine zarar vermeye başladı. Kitaplarını yırtıyor, oyuncaklarını kırıyor, onu kızdırmak için elinden gelen bütün kötülükleri yapmaktan çekinmiyordu. Anne-baba neden Faruk'un böyle kötü huylu bir çocuk olup çıktığını anlayamadıklarından, onu Allah'ın kendilerine verdiği bir ceza kabul ediyorlardı.
Size göre doğru birşey gerçekte çocuklarınızı derinden etkileyen ve doğru olmayan bir davranış olabilir.Çok insanla vede uzman kişilerle istişare ederek hareket etmede her zaman fayda olacaktır.Yoksa çocuğumun iyiliğini düşünüyorum diyerek ona kötülükte yapıyor olabilirsiniz.

Gerçek Hayattan Örnek
Okula Zorla Yazdırma!
Babasının zoruyla imam hatipe yazdırı kız öğrenci, saygı duyduğu öğretmenlerinden birine şaka yapmak istemiş ve hocanın arkasına kağıttan kuyruk yapmıştı.Öğretmen yapması muhtemel birkaç öğrenciyi müdür odasına sürmüştü.Öğretmeni dinledikten sonra sınıfa gönderip öğrencilerle konuşan müdür,kimin yaptığını öğrenemeyince herkesi cezalandıracağını söylemişti.Kendisi yüzünden diğer arkadaşlarının cezalandırılmasına razı olmayan kız öğrenci suçunu itiraf etmişti.
Kuyruğu takan kıza, müdür:
-Bu çirkin hareketi niçin yaptın kızım diye sorduğunda öğrenci gayet rahat bir tavırla:
-‘Hocam,öğretmenimi seviyor ve sayıyorum.Ona hakaret olsun diye yapmadım.Amacım dikkat çekmekti.Öyle bir hareket yapayımki mutlaka idareye çağrılayım,hatta okuldan atılayım istedim.Bunu düşündüm,onun için yaptım.Hocamdan özür diliyorum ama lütfen beni okuldan atınız’ der.
Gerçek sebebin ne olduğunu müdür öğrenciyle güzelce konuşarak öğrenir.Babasını çağırarak durumu birde ondan dinlemek ister.
Babası öğrenci istemediği halde o okula yazdırdığını ve ısrarla o okulda okumasını istediğini söyler.Müdür bey bunun öğrenciye faydadan ziyade zarar vereceğini söylediysede fayda etmez baba diretir.Kızı arttırarak disiplini bozmaya devam eder.
Defalarca okula çağırı baba sonunda dayanamaz ve çocuğunun kaydını almak zorunda kalır.(Aile Okulu,Kemalettin Erdil,TDV yayınları)
Gül nesillerin bilgisizce yetişmesine,bir fasit dairenin daha nasıl anne –baba eliyle oluştuğuna örnekti.Babaya sorsanız kızının iyiliği için yapmıştı herşeyi.
Toplum çapında rehabilitasyona ihtiyacımız var deniyor,ne dersiniz?
Planlı bir şekilde hareket etmeyi ve Zaman Kavramını, çocukların velilerinden öğrenmesi gerekmektedir.Evde yapacağınız bazı planları çocuklarınızın görmelerini sağlamanız ona örnek olma fırsatını verebilir.
Başkalarının çocuklarıyla kıyaslama yapmayın .Karne mevsiminde çocukların intiharlarına sebebiyet veren hadiseler nedir acaba ?Kötü not alması mı,yoksa kıyaslamalar yapılarak öğrenciyi psikolojik yıkıma mı uğratmak?
Okul+Veli+Öğrenci=Başarı formülü uyarınca okulla ilişkilerinizi mümkün mertebe sık tutmaya çalışın.
Çocuğunuzla başbaşa konuşabileceğiniz ortamlar arayın .Onu dikkatlice ve önemseyerek dinleyin.

İstatistiklere göre Amerikalı bir anne çocuğuyla günde ortalama 30,baba ise 15 dakika çocuğuyla beraber olabiliyor.
Ders gelişimlerini izleyin ,daha iyi notlar alması için cesaret verin.Problemlerini beraberce nasıl aşabileceğinizi sorun.Zayıf not aldığında aşağılamayın ve komşunun çocuğuyla karşılaştırma yapmayın.
Yapmasını istediğiniz davranışı yapmasını söylemek yerine gösterin.Sizden görürse aynısını o da yapacaktır,çünkü siz çocuğunuzun takip edeceği en önemli insansınız.’Yaptıklarımı yapma ,Söylediklerimi yap’ gibi birşey söylemeyin .Tesir etmez.Gazete okumasını istiyorsanız sizi gazete okurken görmeli.Kitap okumasını istiyorsanız ,sizi kitap okurken görmeli.Yanlış birşey yapmasını istemiyorsanız ,sizi o yanlışlığı yaparken görmemeli.

Büyüdüğünde ailesiyle,çocuklarıyla ilgilenmesini mi istiyorsunuz,sizi istediğiniz şekilde görmeli.
Her zaman yaptığı yanlışları görmek yerine doğruların üzerinde durup o doğruların devamını sağlamak lazım.
Yaptıkları yanlışları görmemezlikten gelmekte doğru olmayabilir,yeri geldikçe doğrusunu gösterek yaptığının yanlış olduğu kanaati verdirilse yapı>ın yanlış olduğunu söylemekten daha etkili olacaktır.’İyi birşey yaptığımda kimse görmüyor ama hatalarımıda kimse unutmuyor’,çokca duyduğumuz bir serzeniştir.
Aşırı gururlanmasına sebebiyet vermeden, onun duyacağı şekilde, annesine, yaptığı iyi bir davranışın sizi ne kadar memnun ettiğinden bahsedin.
Hayatın bazı zorluklarıyla karşılaştığında yanında olmak hareket etme tarzını öğrenmesi bakımından ve o zorlukları kolayca emniyetli bir şekilde aşması için önemlidir.Dikkat yanında dendi,önünde veya arkasında değil.Önünde olursanız ileride o problemle karşılaştığında nasıl halledeceğini öğrenemez.Arkasında olursanız da problemin altında ezilebilir,sizi ilgisiz görebilir,hayal kırıklığına uğrayabilir.
Sorumluluk bilincinin gelişmesi gayesiyle ev işlerinden bazılarının sorumluluğu yükletilebilir.
Çocuğunuzun okulu hakkında verdiği bazı bilgileri öğretmen ve okul süzgecinden mutlaka geçirdikten sonra hareket tarzınızı belirlemelisiniz.Okul ve velinin üzerinde anlaşamadığı her meseleden zaralı çıkan ne okul nede veli değil fakat öğrenci zarar görmektedir.Mutlak surette anlaşmaya varmalı.

Örnek: Öğrenci cezaya müstehak bir davranışın içinde oldu ve idare ceza verdiğinde sizin tarafınız ne idare nede öğrenci tarafı olmamalı,benim çocuğuma bu ceza hangi dersi verecek diye düşünerek hareket etmeli.Eğer idare ders verir mahiyette ceza vermedide sadece gaye başkalarının gözü korksun şekli ise idarede uyarılıp ceza şeklinin çocuğun ders alacağı mahiyete getirilmesinin sağlanmasıdır.Veli ,disiplin komitesi odasından çıkarken (aldığı ceza ne olursa olsun) cezayı verenlere teşekkür ederek çıkmalı . 
Bazı tatillerde ‘Bugün evin reisi sen olsaydın !’ oyunu oynamak çocuğa yapmak isteyipde size söyleyemedikleri bazı farkında olmadığınız şeyleri açıklamasını sağlar.
Ne kadar meşgul olursanız olun günde en az bir öğün yemekte beraber olmaya çalışın.Yemek esnasında televizyonun mutlak surette kapalı olmasına özen gösterin.Tatlı konuşmalarla aile hayatınızı renklendirin,aile bağlarını kuvvetlendirin.
Çocuğunuzla ilişkileriniz o kadar kuvvetli ki, birşeyden men ettiğinizde size kızsa dahi, onun iyiliği için yaptığınızı bildiğinden psikolojik problemler meydana gelmemektedir.
Evde bazı temel kurallar olmalı (oda düzeni ,bahçe temizliği vs.) ve bu kurallara mümkün mertebe uymalı,uymaları sağlamalı.Evde ki kurallara uymaya alıştırma kırmızı ışıkta geçmeyeceksin anlamını vermesi açısından önem taşır. Bu yüzden bazı isteklere ‘’hayır’’ demekten korkmamalı.
Beraber şarkı mırıldan,halay çek,beraber oku,oyun oyna.
Birilerine birşeyler öğretmek durumunda olanlara fikir vermesi düşüncesiyle...

Veli - Öğretmen İlişkisi

ÖNERİLER

Öğrenci, veli ve öğretmen arasındaki olumlu bir iletişim ancak öğrencinin gelişimini tartışarak, problemlerini ve gereksinimlerini belirleyerek sağlanabilir. Bu iletişimi sağlamanın en önemli kaynağı da sağlıklı ve işlevsel okul-aile toplantılarıdır. Ancak, bu çalışmada elde edilen bulgular veli-öğretmen görüşmelerinin sağlıklı ve işlevsel olmadığı yönündedir. Her ne kadar katılımcıların çoğu öğrencilerin de bu görüşmelere katılmaları görüşünü benimsemiş olsa da bugüne kadar bu yönde fazla bir çaba harcandığı görülmemiştir. Mevcut eğitim programları incelendiğinde bu tür plânlı görüşmelerin yer almadığı görülmüştür. Halbuki, öğrenci ve velilerin aktif olarak eğitimin her aşamasında yer almaları özellikle de öğrencilerin kendilerini ilgilendiren konularda katılımı öğrenci-merkezli eğitimin ve de daha da önemlisi demokrasinin gereğidir. Bu nedenle aşağıda belirtilen önerilerin yapılması uygun görülmüştür.

1. Okul-aile görüşmeleri öğretmen, öğrenci ve veli görüşmeleri olarak yeniden düzenlenebilir.

2. Düzenlenmiş öğretmen-öğrenci-veli görüşmeleri eğitim programlarında yönlendirme boyutunda yer almalı.

3. Fizikî mekân ve zaman sorunlarını aşabilmek amacıyla her branş için öğretmenler (çalışma) odaları oluşturulabilir. Her branşın başkanı da müdür yardımcısı olarak atanabilir. Örneğin matematik öğretmenleri aynı odayı paylaşırlar ve matematik bölümünü oluştururlar. Okulda ilk yılları olan öğrencilerin listesi çıkartılır ve öğrenci sayısı bölüm sayısına bölünür ve her bölüme önerilen öğrenci sayısını bölümünde bulunan öğretmen sayısına böler ve her öğretmenin danışmanlık yapacağı öğrenciler belirlenir. Ayrıca, öğrenci mezun oluncaya kadar danışman öğretmeni değişmez. Çalışma odasının duvarlarına raflar ve kütüphaneler konularak öğrenci dosyaları bu raflarda tutulur. Öğrencinin notları ve her öğretmen tarafından tutulan gözlem notları da öğrenci işlerine teslim edilir. Öğrenci işleri ellerindeki listeye bakarak öğrenci bilgilerini danışmanlara iletilmek üzere bölüm başkanlarına bildirir. Ancak, öğrenci işleri eleman sayısı yetersizliği sebebiyle bilgi akışını sağlayamaması halinde bölüm başkanları bu bilgi akışını sağlayabilir.

4. Danışman öğretmen ve öğrenci ayda bir kez, öğrenci-veli-danışman görüşmesi ise her dönem iki kere örneğin dönem ortası ve sonu gibi olmalı. Tüm bu görüşme tarih ve saatleri önceden saptanmalı ve eğitim-öğretim takviminde belirtilmeli. Öğrencinin görevi ise bu takvimde belirtilen danışman öğretmen ile görüşme sürecinde kendisine ve/veya velisine danışman ögretmen tarafından ayrılan zamanı öğrenmek ve ailesine haber vermektir. Bu toplantılar, okullarda fizikî şartlar düzeltilinceye kadar öğretmen çalışma odalarında ve okul saatleri içinde yapılır.

5. Öğretmenlerin çalışma saatleri derse girme, ofis saati ve görüşme saatinden oluşur. Ofis saatleri derse hazırlanma, kâğıt okuma, öğrenci dosyalarını hazırlama ve diğer işler için kullanılır. Görüşme saatleri ise öğrenci ve/veya veli görüşmeleri için kullanılır.

Bu görüşmeler öğrencinin gelişiminin, sorunlarının ve ihtiyaçlarının teke tek görüşülmesinden dolayı faydalıdır. Böylelikle mevcut veli-öğretmen toplantılarına işlevsellik kazandırılarak velilerin de gerekli ilgiyi göstermeleri sağlanabilir.

ÖĞRETMEN - ÖĞRENCİ- VELİ İLİŞKİSİ

Öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişkilerde; sözel ifadeler ve sözel olmayan işaretlerle pek çok şeyi birbirlerine anlatabilirler. Bu ifadeler birbirlerine ya soğukluk ya da ılıklık ifade eder. Sözel olmayan işaretlerin, psikolojik etkisinin öğretmen ve öğrenci açısından anlam ifadesi;

I L I K L I L I K S O Ğ U K L U K

Sesin Tonu Yumuşak Sert

Yüz İfadesi Gülümseme, İlgili olma Donuk yüz, Duygusuz ifadesiz yüz

Duruş Diğerlerine doğru eğilmiş, Kişinin duruşunun karşısındakinden
Kişinin duruşunun karşısındakine geriye doğru olması - Sınırlı -
Eğik olması - Rahat -

Göz Göze Gelme Diğerlerinin gözüne Diğerlerinin gözüne
bakma bakmaktan kaçınmak

Jestler Açık, Onu karşı olma, Kapalı, Mesafeli, Kendini
Hazır olma savunucu olma ve diğerlerinden
kendini uzak tutma

Duruş Mesafesi Yakın Mesafeli

Açık ve Savunucu İletişim : Öğrenci savunucu tutumda; öğretmen yargılayıcı bir tutum izlediğinde; karşısındakinin ses tonundan, davranışlarından değerlendirildiği, yargılandığı izlenimi alırsa hemen savunucu bir tutuma girer. Açık iletişimde öğretmen karşısındakine kuşku ve korku uyandıracak tutum izlemeden iletişimde bulunur. Öğretmenin konuşması; diğerini denetleme, belirli bir yöne çekme ya da fikrini değiştirme gibi amaçları içerdiğinde karşısındakinin savunuculuğunu arttırır. Konuya yönelik açık iletişimi içeren tutumda ise bunun aksine her iki kişide kendilerini o konu ile ilgili olarak sorumlu görerek konuşmayı sürdürür. Öğrencinin derse olan ilgisi ve isteği daha fazla olur. Anlayış ve yakınlık gösteren tutumda empatik anlayış söz konusudur. Diğerlerinin duygu ve düşüncelerine saygı gösterir. Konuşurken daha üstün olduğu tutumu izlenirse, soruna ortaklaşa eğilim sağlanmaz. Eşitlik belirten tutumda; kişi kendini üstün göstermeyen, karşısındaki kişide eşit tuttuğun anlarsa işbirliğine açık bir tutum içine girer.
Açık iletişimde; pragmatik tutum söz konusudur. Benim bakış tarzım doğru olmayabilir, benim bilgimden daha doğru olanı bulunabilir anlayışı vardır.
İşte öğretmen; yargılamayan, değerlendirmeyen, denetlemeyen, kendini üstün görmeyen, anlayış ve yakınlığın olduğu açık iletişimi kullanırsa; öğrenci öğretmeniyle daha fazla işbirliğine girer, dersleri daha bir ilgiyle dinler, daha bir çabayla derslere aktif katılır, etkin hale gelir. Böylece eğitimin gerçekleştirmeye çalıştığı amaçları kolayca gerçekleştirir.


ÖĞRENCİ İLE ETKİLİ İLETİŞİM - İLETİŞİMDE BEN DİLİNİN KULLANILMASI


Karşılıklı iletişim sırasında oluşan sorunların büyük bir bölümü, bizlerin olaylara ve davranışlara yönelttiğimiz bakış açısı ve yargılar nedeniyle oluşur. Özellikle çocukların davranışlarını yorumlarken, değerlerimiz ve eğitimden kaynaklanan yargı etiketleri ile tepkiler oluştururuz. Oysa önemli olan davranışlarla yargıları ayırabilmektir.
Örneğin; oyuncağını arkadaşlarıyla paylaşmak istemeyen çocuk,
Davranış; oyuncağını arkadaşına vermiyor,
Yargı; Bencil, düşüncesiz, paylaşmasını bilmeyen etiketler.
Sorunları ayırt edebilmek ve müdahalelerimizi gereken yerlerde doğru olarak yapabilmek için bir davranış penceresi çizelim.

Davranış Penceresi
Kabul Edilir
Kabul Çizgisi
Kabul Edilemez

İzlediğimiz her kimsenin davranışı bu pencere içinde yer alır. Davranışların kabul edilip edilmemesi bizlerin o davranışa tanık olduğumuzda yaşadığımız duygularla bağımlıdır. Davranış oluştuğunda olumsuz duygular yaşıyorsak davranışı kabul etmeyiz. Olumlu duygular yaşıyorsak o davranışı görmezden gelebiliriz.
Kabul çizgisinin değişkenliğini 3 önemli etken yaratır:
1 - Ben 2 - Çocuk 3 - Çevre
Çocuk > Davranışın kabul edilip edilmemesi çocuğun yaşına, davranışın tekrar sayısına ve bize benzemesine bağlıdır. Çocuğun bizim kafamızda var olan değer yargıları çerçevesinde gösterdikleri davranışları kabul etmemiz daha kolaydır.

İLETİŞİMDE İFADE HATALARI


Çocuklar ve yetişkinler arasında çıkan en büyük sorun, çocuğun veya gencin olumsuz davranışları sonunda oluşur. Gencin yapmış olduğu davranış yetişkin tarafından kabul edilmediğinde genellikle gösterilen tepkiler şöyledir: “Sen nasıl bunu yaparsın ? Ne laf anlamaz çocuksun ? Ne zaman adam olacaksın ? Geri zekalı !.....” Bu çıkışmalar kızgınlık ifadesidir. Burada özellikle kullanılan ifade tarzı kişiye yönelik SEN mesajı, sen-dilidir. Toplumumuzda kızgınlık ifadeleri genellikle sen dili ile yapılır.
Ancak sen dili ile yapılan ifadeler, kızgınlığın gerçek nedenlerini açıklamaz. Olumsuz davranışın karşıdaki üzerindeki belirgin etkileri açık değildir. Gençlerle yapılan mülakatlarda, gençlerin çoğu zaman yetişkinlerin neden kızdıklarını pek anlayamadıklarını gösterir. Sen mesajında açık olan tek şey saldırıdır. İfade edilen kızgınlık davranışa değil, kişiliğe yöneldiği için gencin onurunun kırılmasına neden olduğu için direnmesine ve karşılık vermesine neden olur. Sen dili ile ifade edilen kişiliğe yönelik kızgınlık bireyler üzerinde onarılmaz yaralar açar. Kimlik duygusunun ve özgüvenin yaralanmasına yol açar. Zamanla gençte sen dilini kullanmayı öğrenir. Ve karşılıklı çatışmalar yaşanır.
Bunun çözümü BEN dili ile konuşmaktır. Ben dili yetişkinlerin olumsuz davranış sırasında yapmakta olduğu olumsuz etki ve duyguları açıklayan dürüst ve sorumlu bir kırgınlık ifadesidir. “ Ulan, kes şu müziğin sesini” demek yerine “müzik bu kadar yüksek açılınca okuduğumu anlamıyorum” demek, karşı tarafa kızgınlığın nedenini açıkladığı gibi, gencin kişiliğine bir saldırı niteliği taşımadığı için dinlenme ve uyulması daha olasıdır. Ben mesajları gerçek yaşantı ve duygularımızı ortaya koyduğundan, onun bizi ve gereksinimlerimizi daha iyi görebilmesine ve savunucu tutuma geçmeden sorumluluğunu kabul etmesine yardımcı olur.

Çocuğun davranışını kendi isteğiyle ve bize verdiği değer yüzünden değiştirebilmesi için, sorunumuzun ve kızgınlığımızın nedenini bilmesi gerekir.
Bunun için 3 türlü bilgi gerekir:
1.Sorunu yaratan davranış hangisidir?
2.Bu davranışı bizi nasıl etkilemektedir?
3.Bu etkinin bizde uyandırdığı duygular nelerdir?
Bu 3 bilgi içeren mesaj “ben” mesajıdır. Ben mesajı bu üç bölümü içermelidir.
1.Kabul edilmeyen davranışın yargısız, suçlayıcı olmayan tanımı: “Ne saygısız çocuksun” yerine, “neden saygısız?” hangi davranış.
“Müziği bu kadar yüksek açtığın zaman ...” davranışın tanımıdır.
2. Bu davranışın bizde oluşturduğu etki:
- Başım ağrıyor,
- Okuduğumu anlamıyorum,
- Konuşmaları duyamıyoruz gibi...
3. Olumsuz davranışların bizde yarattığı duygular.
- Sinirleniyorum, kızıyorum, üzülüyorum, korkuyorum.
Dolayısıyla ben dili ile ifade edilen kızgınlık, başkaları hakkındaki değerlendirme ve yorumlarımızı değil, bizim olay karşısındaki gerçek duygu ve yaşantımızı açıklar. Duyguların açıklanması ve ifade edilmesi çok önemlidir. İnançlar, zevkler, değerler ve düşünceler insandan insana farklılık gösterse de, duygular bütün insanlarda aynıdır. Sadece yoğunluğu değişir. Buda bireylerin birbirlerini anlamalarını kolaylaştırır.
BEN dili ile konuşmanın 3 tür olumlu etkisi vardır.
1.Konuşanı rahatlatır. Duyguların açıklanması kişinin rahatlamasına ve birikim yapmamasına yol açar.
2.Belirgin etkiyi düşünen yetişkin, bazen belirgin bir etki olmadığını farkeder. Aslında kızgınlığın çocuğun davranışı ile ilgili olmayıp, özel yaşantısında karşılaşmış olduğu bir olumsuz durumdan kaynaklandığını farkeder.
3.Ben mesajında gence karşı bir saldırı olmadığı için savunma durumu ortaya çıkmaz ve çocuk, yetişkinin gereksinimini karşılamak amacıyla, davranışın sorumluluğunu üstlenir; değiştirmeye yönelebilir. Bu durumda çocuk dış kontrol ve tehdit yerine iç kontrol ve denetim kazanır.

ÇOCUKLARLA İLETİŞİM NASIL KURULUR


·Çocuğa, sorunların önemsiz, saçma sapan ve geçersiz olduğu anlamını verebilir;
·Çocuk bir güçlükle karşılaştığında açık davranmaktan çekinebilir.
İletişim engelleri, kendini anlatmaya çalışan çocuğu yardımcı olmadığı gibi, onun ileriki sorunlarını da anlatmamasına, içine atmasına neden olur. Bunun yerine yapılacak yardımcı davranışlar şunlar olabilir:
1.Sessizlik : Sessizlik kadar kişiye konuşma olanağı tanıyan güçlü bir etken yoktur. Sadece sessiz durarak karşıdaki kişiye, çocuğa konuşma alanı bıraktığımız için, çocuk konuşmaya yönelebilir.
2.Empati : Kendini karşısındakinin yerine koyarak olaylara onun gözleri ile, onun dünyasından bakmaya çalışmaktır. Kedisi öldüğü için ağlayan bir çocuğa: “Ne varmış bir kedi için üzülecek” gibi bir iletişim engeli yerine, kendini çocuğun yerine koyarak, kedinin onun yaşamında ne denli önemli olduğunu anlamaya çalışmak, empati kurmaktır. Empatinin en önemli göstergesi, diz çökerek çocukların dünyayı görüş açılarına bakmaktır. Çocuklar küçük yaşlarda bir bacaklar dünyasında yaşarlar. Dolayısıyla, çocuklarla konuşurken diz çökerek onları anlamaya çalışmak veya kaldırıp kucağına almak, çocuğu anlamaya daha açık bir davranış şeklidir.
3.Kabul : Çocuğu sorunu ile birlikte yargılamadan kabul etmek. Çocuğun hata yapabileceğini, yaşının icabı doğru yargılayamayacağını düşünerek, çocuğu o anda (yani sorunu sırasında) günahı ve sevabıyla kabul ederek onu anlamaya çalışmaktır.
4.Dürüst Olmak: Derdini anlatmaya çalışan bir çocuğa mutlaka yetişkin görüşü ve rolüyle yaklaşmak yerine (yani anne - baba rolü yerine), insan olarak yaklaşmaya çalışmak, ve onu duygularını anne-baba bakışıyla değil, bir insan bakışı ile algılamaya çalışmak, gereken cevapları vermek yerine, dürüst cevaplar vermeye çalışmak, çocuğa daha yakın, daha anlamlı bir yaklaşım verir. Bütün bunlar dinlemeye açık yardımcı davranışlardır. Katılımlı Dinleme yöntemi ile çocuğu daha iyi anlayabilir ve rahatlatabiliriz.
Katılımlı Dinleme : Katılımlı Dinleme basit bir tekrardır çocuğun söylediklerini duyduğumuza dair bir mesajdır. Bu mesaj çocuğun söylediklerini özetleyebilir ve çocuğun sorun sırasında yaşamış olduğu duyguları dile getirebilir.


 


 

 

Öğrencinin okul başarısı üzerinde aile faktörü     

   1.  Eğitim açısından destekleyici bir tutum içinde bulunan ailelerden gelen çocukların okul
başarıları daha yüksektir.
2. Aile bakım, şefkat ve korumasının okul başarısının yükselmesinde önemli bir faktör
olduğu anlaşılmaktadır. Koruyucu aile yanında kalan çocukların eğer uygun şefkat ve
kurumu sağlandığı takdirde başarılarının yükseldiği görülmüştür.
3. Okul ile ortak program üzerinde görüş birliği içinde düzenli iletişim içinde bulunan, bu
ortak anlayış içinde çocuğuna eğitim desteği sağlayan velilerin çocuklarının okul
başarılarının daha da yüksek olduğu anlaşılmaktadır.
Bu sonuçların ışığında şu öneriler yapılabilir:
1. Okulun izlediği eğitim yaklaşımları, öğrenciye uygulanan sınıf içi öğretim etkinlikleri
konusunda velilerle iletişim kurulmalı, ayrıca, okul-aile yardımlaşması ve bu çerçevede
çocuğun eğitimi konusunda etkin işbirliğinin sağlanabilmesi amacıyla veliler
eğitilmelidir.
2. Yukarıda sözü edilen velilerin eğitimi çerçevesinde, öğrencilerin uyum, gelişim
problemleri, ilgi, ihtiyaç ve yetenekleri konusunda veliler bilgilendirilmelidir.
3. Velilerin öğrencinin okul başarısına yapabilecekleri olumlu katkıdan azami ölçüde
yararlanabilmelerini sağlayabilmek amacıyla, okula bakış açıları olumsuzdan olumluya
dönüştürülürken, okula farklı kaynaklardan para temin edilmeli, bu ilişkiler
çerçevesinde velilerden para alınması sözkonusu olmamalıdır.
4. Etkin bir okul veli yardımlaşmasını sağlayabilmek için, ilişkiler rastlantıya
bırakılmamalı, okul-veli görüşme ve toplantıları yıllık, aylık ve haftalık dönemler içinde
programlara bağlanmalı, aile büyükleri ile mektuplaşma, telefonlaşma ve ev ziyaretleri
de bu çerçevede ele alınmalıdır.
5. Velilerin okula olan güven ve işbirliğini geliştirmek amacıyla, öğrenci etkinlikleri
sergilenmeli ve bu etkinlikleri velilerin izlemesi sağlanmalıdır.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) Kırşehirram


 

Okul Aile İşbirliği Nasıl Olmalıdır

 

Çocuk, (eğitimde) okul aile işbirliği olduğu zaman en iyi şekilde öğrenir. Çünkü öğrenme güçlüğü ve hiperakfif olan çocuklar çok fazla' hüsran ve başarısızlıkla karşılaşır. Aileler çocuklarının okulda başarılı olmaları için girdikleri süreçte çok fazla hayal kırıklığı ve hoşnutsuzlukla karşılaşırlar. Ayrıca öğretmenler de hayal kırıklığına uğrayıp cesaretleri kırılabilir. Çocukların okulda karşılaştıkları zorlukların sorumluluğunu öğretmenlere yüklerken veliler dikkatli olmalıdırlar. Daha önceden de belirtildiği gibi öğretim hataları ve çocuk yönetimi hataları velilerin okul ile olan işbirliği ile paraleldir. Bazen veliler etkisiz ama zeki ve yetenekli öğretmenlerle karşılaşabilirler. Ancak kendini öğretmenliğe adamış öğretmenler bu öğretmenleri dengeler. Çok az da olsa çocukların sorumluluğunu yüzeysel olarak üstlenen veya ilgisiz öğretmenlerle de karşılaşılabilir. Veliler unutmamalıdır ki öğretmenlerde velilerin çocuklarıyla yaşadığı zorlukları yaşar ve katlanırlar. Öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu ilk günkü coşku ve tahammül ile çocuklara ders anlatırlar. Bazen de veliler ve öğretmenler başarısızlık durumunda birbirlerini suçlarlar. Ortaya çıkan anlaşmazlıkların sebebi çocukların problemlerinden hiperaktif olduklarını anlamanın çok güç oluşudur. Yani bir çocuğun hiperaktif olduğu problemlerinden, davranışlarından çok zor anlaşılır.

Her velinin ve öğretmenin hedefi okul ile ev arasında problem çıktığı an problemi anlamak ve yapıcı çözüm yollan üretmek olmalıdır. Bu başarısızlığın sorumluluğunu başkalarına yüklemek hiçbir zaman çözüm üretmez. Oku! ve ailenin işbirliği yapması birbirleriyle muhalif olmaktan daha başarılı sonuçlar doğurur (Friedman, 1992. s. 103).

Öğretmenler çoğu zaman programları yürütebilmek için bazı alıştırmalar ve başvuruları kabul etmelidirler.

Bununla birlikte anne baba ve öğretmenler evde birlikte çalışabilirler. İlk etapta örneğin 10-19 yaş arası çocukların sınıftaki sosyal faali) elleri güçlendirilebilir. Her öğrenci için ayrı ayrı geliştirme ve kişiselleştirme çalışmaları yapılmalıdır. Öğretmenler öğrencilerin dikkatlerini çekicek günlük programlar yapmalı: örneğin özel menüler, anne babalarla oyunlar, fast food restoranlarında yemek ve bunun gibi şartlandırılmamış grub 10 hafta boyunca şartlandırılmış gruplara göre 2 kat daha zayıftırlar (Nelson, 1997. s; 232).

http://www.donusumkonagi.net/makale.

T.C

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI

Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri

Genel Müdürlüğü

 

SAYI    : B.08.0.ÖRG.0.20.02.02-426.04                                         ANKARA

KONU  : Okul-Veli İşbirliği

 

-2-

                                              

Bu amaçla ; resmi ve özel  okullarda , okul- aile  ve öğretmenler arasında iş birliğini gerçekleştirmek, velileri öğrencilerin gelişim dönemleri ve akademik durumları hakkında   bilgilendirmek,  okula sahip çıkmalarını sağlamak ve etkin  bir şekilde eğitim hizmetlerine katmak üzere bir  eğitim-öğretim yılında en az iki kez olmak üzere okul idaresinin ihtiyaç duyduğu zamanlarda  “veli toplantıları” yapılmaktadır.

 

         Veli toplantıları  üç aşamada ele alınabilir :

·        Genel veli toplantısı

·        Şube veli toplantısı

·        Bireysel görüşmeler (Veliler ile yapılacak özel görüşmeler)

 

Bu toplantılara okul yöneticileri, okul psikolojik danışmanları (rehber öğretmenleri),  sınıf rehber öğretmenleri ve alan öğretmenlerinin işbirliği içinde katılımı sağlanmalıdır. Veli toplantılarında aşağıda belirtilen hususlara uyulmalıdır :

 

1. Velilere gönderilen “veli toplantısı çağrı yazısında” toplantı gündemi belirtilmelidir. Gerekirse veliler telefonla da bilgilendirilerek toplantıya katılım sağlanmalıdır. Yapılan toplantının amaçları mutlaka gönderilen yazıda belirtilmelidir. Velinin yalnızca çocuğunun notunu öğrenmek ya da yardım istenmesi amacıyla  toplantıya çağrıldığını düşünmemesi sağlanmalıdır.

2. Okul bütün yapısıyla (bina, personel, eğitim olanakları vb.) velilere tanıtılmalı ve okulun istenilen düzeyde eğitim vermesi için okul ve veli beklentileri üzerinde konuşulmalıdır.

3. Okulda  uyulması gereken kurallar velilere de anlatılmalı, yönetmelikler tanıtılmalı,  bu konularda da velilerin özen göstermesi istenmelidir.

4. Öğrenci başarılarının artırılmasına  yönelik olarak, velilerle işbirliğinin sağlanması gerekliliği üzerinde durulmalı ve velilerin desteği ile bunun sağlanabileceği anlatılmalıdır.

5. Velilere; öğrencilerin bireysel farklılıkları anlatılmalı , her öğrencinin başarısının ya da başarılı olduğu alanların farklı olabileceği ve onlardan yeteneklerinin üstünde başarı beklemelerinin yanlış olacağı dile getirilmelidir.

6. Okul psikolojik danışmanı (rehber öğretmeni) toplantılara katılıp velilere; rehberlik ve psikolojik danışma servisini ve görevlerini tanıtarak, hangi durumlarda servisle işbirliği yapmaları gerektiği, öğrencilerin gelişim dönemleri , gelişim özellikleri, bu dönemlerin getirdiği davranış özellikleri ve öğrenci başarısının artırılması konularında  onları bilgilendirmelidir.

7. Velilerin , öğrenci gelişim dönemlerine ilişkin ayrıca  bilgilenmek istedikleri konular varsa,  psikolojik danışman tarafından saptanarak daha sonraki günlerde bu konularla ilgili seminerler düzenlenmelidir.

                                                                                              ./..

T.C

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI

Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri

Genel Müdürlüğü

 

SAYI    : B.08.0.ÖRG.0.20.02.02-426.04                                         ANKARA

KONU  : Okul-Veli İşbirliği

 

-3-

 

8. Velilere, öğrencilerin başarısızlıkları ve olumsuz özellikleri yerine,  başarıları ve olumlu yanları gösterilmeli, anne ve babaların çocuklarıyla gurur duymaları sağlanmalı, okulu daha çok  benimsemelerine olanak tanınmalıdır.

9. Öğrencilerin okul içindeki davranış ve çalışmalarını izlemek amacıyla, velilerin okulu ziyaret etme gereği dile getirilmelidir.

10. Toplantılarda öğrencisi hakkında görüşünü bildiremeyen, ya da özel görüşmek isteyen velilere, daha sonra gerekirse  psikolojik danışman, sınıf rehber öğretmeni hatta ilgili okul yöneticisi ile görüşebileceği açıkça söylenmeli ve okula gelmeleri sağlanmalıdır.

11. Velilerin okul hakkındaki görüşlerine önem verilmeli, bu görüşler uygulanabilirliği ölçüsünde değerlendirilmelidir.

12. Okulun olanakları çerçevesinde öğrencilerin sosyal etkinliklere  katılmaları için, veli desteğinin gerekliliği üzerinde durulmalı, bu etkinliklerin öğrencinin kendine güven duymasında ve başarı duygusunu kazanmasında önemli  olduğu anlatılmalıdır.

13. Çocukların içinde bulunduğu yaş dönemlerinde arkadaşlığın yeri ve önemi büyüktür. Velilere; arkadaşlığın gerekli olduğu ancak, çocuğun arkadaşları, hatta gerekirse arkadaşlarının aileleri ile de iletişim kurarak  onları tanımalarının gerekliliği anlatılmalıdır. Çocuk  bir yere gitmek istediği zaman kısıtlamak yerine, kiminle, nereye gideceği, ne kadar kalacağı, kaçta döneceği vb. konular konuşularak çocuğun isteklerine cevap verilmelidir.

14. Velilere; çocuklarının gereksinimleri kadar harçlık vermeleri gerektiği anlatılmalı, az ya  da gereğinden çok verilen harçlıkların çocukta istenmeyen bir takım davranışlara yol açacağı anlatılmalıdır.

15. Çocuğun davranışlarında her zamankinden farklı  bir durum gözlendiğinde, okul görevlilerinin veliyi,  velinin de okul görevlilerini  bilgilendirmesi  ve işbirliğine gidilmesi gerekliliği  veliye aktarılmalıdır.

16. Veli toplantılarına tüm okul çalışanlarının  katılımı sağlanmalıdır. Bu kapsamda ;

 

a) Okul yönetiminin; her dönem yapılacak toplantıların planlanması, toplantı saatlerinin belirlenerek velilere duyurulması, toplantılar için uygun yer ve ortamın sağlaması,

b) Psikolojik danışmanların (rehber öğretmenler);  rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin tanıtılması, bu hizmetlerden velilerin nasıl yararlanacağının bildirilmesi, öğrencilerin gelişim dönemleri ile eğitimde velilere düşen görev ve sorumluluklar konusunda velileri bilgilendirmesi.

                                                                                              ./..


T.C

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI

Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri

Genel Müdürlüğü

 

SAYI    : B.08.0.ÖRG.0.20.02.02-426.04                                         ANKARA

KONU  : Okul-Veli İşbirliği

 

-4-

 

c) Sınıf ve sınıf rehber öğretmenlerinin;  sınıfın genel durumu , velilerle işbirliği ve  yıl boyunca öğrencilerle yapılacak çalışmalar hakkında velileri bilgilendirmesi, bu konuda veli desteğinin gerekliliğini anlatması ve bireysel görüşmelerin nasıl yapılacağı  hakkında yöntemleri belirtmesi,

d) Alan öğretmenlerinin;  dersleri ile ilgili yapılacak çalışmalar, sınıfın genel durumu ve  alanı ile ilgili olarak  çocuklarını nasıl destekleyecekleri hususunda velileri bilgilendirmesi,

e) Müdür yardımcılarının; okulun genel durumu hakkında velileri bilgilendirmesi (devam-devamsızlık, ödül ve disiplin yönetmeliği vb.), gerekli durumlarda işbirliği yapılmasının önemini vurgulaması,

 

         gereklidir.

 

Konuyla ilgili olarak anne babalara yönelik hazırlanmış bir durum değerlendirme listesi ekte sunulmuştur. Veli toplantılarında bu listenin velilere verilmesi onlara çocuklarının eğitimi konusunda yararlı olacaktır.

 

Bu Genelge hükümlerine uyulması ve okullara duyurulmasında gereken özenin gösterilmesi,  öğrenci başarısının artmasını ve uygun bir eğitim ortamının oluşmasını sağlayacaktır.

Bilgilerinizi ve gereğini önemle rica ederim.

                                                                                     Metin BOSTANCIOĞLU

                                                                                                             Millî Eğitim Bakanı

 

 ANNE  BABALAR

·        Çocuklarınızı  tanıyor, her birinin farklı olduğunu ve hangi alanlarda başarılı ya da başarısız olduğunu biliyor musunuz?

·        Çocuklarınız için koyduğunuz kurallarda tutarlı olduğunuzu düşünüyor musunuz?

·        Çocuklarınıza verdiğiniz sözleri tutabildiğinizi düşünüyor musunuz?

·        Çocuklarınıza haksızlık ettiğinizi düşündüğünüz zamanlarda bu duygularınızı onlarla paylaşabiliyor musunuz?

·        Çocuklarınızı cezalandırdığınızda ya da hatalı bir davranışını gördüğünüzde ceza vermeden ve onu suçlamadan önce dinliyor musunuz?

·        Çocuklarınızı eleştirirken , kendi özeleştirinizi yapabiliyor musunuz?

·        Çocuklarınızı sevdiğinizi, onlara değer verdiğinizi ve onlara güvendiğinizi hangi sıklıkta söylüyorsunuz ve bu duygularınızı davranışlarınızla gösterebiliyor musunuz?

·        Çocuklarınızla ilgili herhangi bir konuda onların da fikrini alıyor musunuz?

·        Çocuklarınızın duygularını dile getirmelerinde (sizlerle ilgili ya da farklı konularda ) yardımcı olabiliyor musunuz?

·        Çocuklarınıza zaman ayırıp  günü nasıl geçirdikleri ve sizinle konuşmak istediği konular hakkında  onları dinleyebiliyor musunuz?

·        Çocuklarınızın görüştüğü bütün arkadaşlarını hatta onların ailelerini tanıyor ve onlarla görüşebiliyor musunuz?

·        Çocuklarınızın boş zamanlarını geçirmek için gittiği yerleri ve kimlerle gittiğini biliyor musunuz?

·        Belli dönemlerde çocukların hastalıklara karşı direnci düşer.Çocuklarınızı zaman zaman sağlık kontrolünden geçiriyor musunuz?

·        Çocuklarınızın dinlenmesinde ve düzenli uyumalarında onlara yardımcı olabiliyor musunuz?

·        Çocuklarınızın düzenli ve sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmasında etkili olduğunuzu düşünüyor musunuz?

·        Çocuklarınız hakkında  öğretmenlerinden bilgi almak için zaman zaman okula gidiyor musunuz?

·        Çocuklarınızda normal davranışından farklı bir durum gözlediğinizde, sınıf öğretmeni ya da okul psikolojik danışmanı ile görüşmeye gidebiliyor musunuz?

·        Çocuklarınızdan başarı beklerken, onun çalışması için evde uygun fiziki ortamı  sağlayabiliyor musunuz?

·        Çocuklarınız derslerinde başarısız olduğunda , bu durumun çalışmakla düzeltilebileceği fikrini verebiliyor musunuz?

 

Yukarıda yazılanlar için, sizlerin anne- baba olarak çocuklarınızla ne kadar ilgilendiğinizi gösterir bir durum değerlendirme listesi denebilir. Çocuklarımızın yetişmesinde biz öğretmenlerle birlikte görev alan siz anne- babaları, eğitim konusunda bilinçlendirmek amacı ile  hazırlanmıştır.    

 

                               

 

 


 
rehberinpostasi.tr.gg
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol